1 Ocak 2014 Çarşamba

YİNE YENİDEN

NİCE YILLARA SEVGİLİ DOSTLAR

Bir yılı daha devirdik. Ölümler, düğünler, doğumlar, başarılar, acılar, kederler, hüzünler, isyan, sevinçler, mutluluklar vs.. Kah acılara gark olarak kah sevinçlere boğularak yaşadık en güzelinden her duyguyu. 

Neresinden bakmak lazım hayatın diye düşünüyorum. Marifet her iki tarafını da görmesini bilmekten geçiyormuş. Çünkü her yaşadığı insana yeni bir değer katıyormuş. 2013 yılı benin için uğursuz bir sayı gibi gözükse de galiba öyle olmadı. Bu dünyadan erken ayrılmak isteyenler vardı. Yol verdi hayat onlara çekildiler usulca... Kalanlar her yaşadıklarından dersler çıkarıp gönül hanelerine koydular artılarını eksilerini ve yollana devam ediyorlar.

Bütün bildiklerimin ters yüz olduğu bir yıldı. Kafamın hayli karıştığı, beynimde düşüncelerin bir tilki gibi dönüp durduğu "Boşa koysam dolmadığı, doluya koysam almadığı" bir dönemdi.

Öyle hiç böbürlenmeye gelmiyormuş hayat,Ben bilirim deyip ahkâm kesmek hiç değilmiş.

Büyük konuşmaya gelmiyormuş. "Büyük lokmayı ye büyük laf etme" derler ya işte öyle bir şeymiş.

İnsan hep sevmediği neyse onunla terbiye ediliyormuş meğer . Düşmanın bile olsa sevmeye çalışmakmış asıl olan.

En kıymetli olanda ne ev ,ne araba, ne de paraymış. Zamanmış meğer kıymetli olan. Tutamıyormuşsun çünkü...

Hayat beklemeye gelmiyormuş. Ertelemeden yaşamak lazımmış hayatı.Bak nerdeyse bir yıl olacak evimden ocağımdan yurdumdan yüreğimden ayrılalı. Geri gelmeyecekse gözleri yatırıp ıraklara beklemenin anlamı yokmuş. Yeni uğraşlarda hayat bulmak gerekliymiş.

Bildiğini sandığın şeyleri aslında hiç bilmemekmiş. Koca bir yalanmış öğrendiğimizi sandığımız şeyler. Hayat bize tokadını attığında ters yüz oluveriyormuş her şey...Esas ondan sonra öğrenilenlermiş kalıcı olan...

İçinden geldiği gibi yaşamakmış "kim ne der"ine takılmadan." An"ı yaşamakmış en çılgınından.

İçindeki çocuğun sesini dinlemekmiş...

İllaki zıddıyla anlam buluyormuş her şey ve her ikisini de aynı şekilde karşılayabilmekmiş marifet. Ne çok üzülmek ne de çok sevinmekmiş.

Hiç bir şey sürekli aynı değilmiş her an değişiyormuş her şey ...o halde aynı kalmakta diretmemekmiş. Uyum sağlamakmış sürece...

İstemediğimiz durumlara katlanmak değil, sabretmesini öğrenmekmiş önemli olan...

En önemlisi de neymiş biliyor musunuz?

Sevmek! Emek vermek demekmiş. Emek vermek ise vazgeçemeyecek kadar özgür bırakmak demekmiş. Koşulsuzmuş. Keşkeleri, amaları yokmuş.Sadece severmiş seven.Sonunu düşünmeden sevilmeme ihtimaline rağmen...

2014 yılı gökkuşağının bütün renklerini getirsin. Yağmurun serinliğini, toprağın kokusunu, çimenlerin yeşilini, "Deniz"in mavisini , Güneş'in içimizi yakan kor ateşini getirsin. Baharın uyanan doğasını, kuşların, kuzuların seslerini, ırmakların çağıldayışlarını, dünyanın bütün renklerini önümüze sersin. İçmeden sarhoş etsin bizi.Yaptığımız yapacağımız her şeye "aşk" karışsın.

Ne varsa hayata dair girsin de çıkamasın içinden...Aşkla yeniden anlam bulsun her şey.Sevgi sarsın dört bir tarafımızı.

Aşk içimizde... Aşk bize dair olan her şeyde...

HAVVA UYAR