Bugün
Sevgililer Günü,
Her ne kadar
Kapitalizmin insanlara dayattığı, zorlada olsa alışveriş çılgınlığına bir
yenisini daha eklediği bir gün olsa da
bu günü seviyorum. En azından sevdiklerimize bir tatlı söz söylemek yada hiç
almadığımız halde bir gül almayı düşünmek bile bu günü bence özel yapmaya
yeter. Hepinizin sevgililer günü kutlu olsun diyorum ve sevdiklerinizin
kıymetini bilenlerden olmanızı diliyorum.
Yine
sevmekten bahsetmek istiyorum ancak; beklentisiz sevmeyi dillendireceğim bu
defa...
Beklentisiz
sevmek nedir sizce...
Nasıl
seviyoruz acaba... Sonunda eğerler amalar mı var? Ama şöyle yaparsan... Eğer
beni üzmezsen... Bugün dediğimi yaparsan ancak... vs. Belkenti var mı bu
sevginin sonunda bir düşünün... Sevdiklerimizin bizi sevmesini istemek bile bir
beklenti olurken beklentisiz nasıl sever insan?
Bugün beni
aramadı demeden ya da şu an nerede acaba diye kendi kendimizi yiyip bitirmeden,
doğum günümü hatırlayacak mı? Bana çiçek getirecek mi? Bir tatlı söz ve ya
ruhumu okşayan bir çift laf edecek mi acaba demeden sevebilir mi insan sizce?
Onun size
ait olmadığını kabul edip onu kendi özgür doğasıyla sevmeyi düşündünüz mü?
Yanındaki bayan arkadaşına ya da kız arkadaşına aldırış etmeden ama
aldırmıyormuş gibi davranmadan, gerçekten aldırmadan; bitecekse biter, bunu ben
değiştiremem tıpkı beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi diye
düşünüp, onu yersiz kıskançlıklara boğmadan ve kendimizi gereksiz yere
yıpratmadan vazgeçebilir miyiz acaba?
Belkide
vazgeçebilmeyi öğrenebildiğimiz kadar sahip olacağız.
Hiç
beklemeden çalan bir kapıda onu karşında görmek, ummadığınız bir anda güzel bir
söz işitmek, bir hediye almak, beklemeden zamansız ne güzel olurdu değil mi?
Siz
istediğiniz için değil o istiyor diye, gönlünden geldiği gibi, hesapsız yapıldı mı tüm bunlar ve beklentisiz sevmenin
tadına varabildiniz mi... İşte en güzeli en muhteşemi de böyle bir sevgi olurdu
herhalde. Bugün beni hatırlamadı yerine “Hiç
beklemiyordum senin geleceğini" diyebilmek ne güzel bir duygu olurdu.
Onu ve
kendimizi boğmadan gereksiz yere kıskançlıklara sebep olmadan, sahiplenmeden
emek vererek ve özgür bırakarak ama asla vazgeçmeyerek sevmenin sevilmenin
tadına varabilmek ...Sevmek demek bu olsa gerek.
Bir sürü
beklenti içine girip kendimizi hayal kırıklıklarımızın içine hapsetmektense beklenmeyen
anda gönülden yapılan sevgiye dair herşey hepimizi çok daha mutlu ederdi
herhalde. Belki de bir çoğunuz bu yazıyı okurken iç geçirip " Nerdeee o
hesapsız, beklentisiz sevgiler" diyorsunuz. Haklısınız belkide bir ütopya
olmaya yüz tutuyor böylesi sevgiler. Çıkarın, ikiyüzlülüğün, hırsın kol gezdiği
şu dünyada her zamankinden daha çok ihtiyacımız var beklentisiz sevgiye. Ne
diyebilirim ki önce en yakınımızdan başlasak hesapsız sevmeye, öğrenemez miyiz?
Yok mu böyle sevgiler istisnada olsa? Galiba yine önce kendimizi gerçekten
sevmekten geçiyor her şey.
Zülfü
Livaneli'nin güzel bir şarkısı vardır. "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir
insanı sevmekle başlayacak her şey" diyor ya. Doğru söze ne denir? Önce
kendimizi sevelim sonra yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi öğrenelim.Ben Rabbimin
yeryüzündeki bir suretiysem eğer evrendeki olan her şeyde onun bir parçasıysa o
halde ben ve bana dair her şeyi sevmeyi seçiyorum.
Sevgiyle
kalın.