KAZANMAK MI KAYBETMEK Mİ
Piyangodan para çıkınca kazandım mı diyorsunuz? Sınavda istediğiniz puanı alamayınca kaybettiğinizi mi düşünüyorsunuz? Ne bileyim güreş yaptığınız kişi sizi yenince kaybetmek mi oluyor bütün bunlar?
Yada yüksek sesle bağırınca korkutup kaçırdığınız insanı alt ettiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Sorunun cevabını arkadaşınız bilirse siz bilememiş mi oluyorsunuz? Bu sizin başarısız olduğunuz anlamına mı geliyor?
Siz fazla puan alınca maçı kazandığınızı mı sanıyorsunuz?
Çok güzel olduğunuzu düşünerek diğerlerinin sizden çirkin olduğunu mu varsayıyorsunuz?
Ekmek alacak kadar parası olmayan biri sizce fakir birimidir? Zenginlik nedir sizce.
Örnekleri çoğaltmak mümkün bir sürü olayı ya da durumu benzer şekilde düşünebiliriz.Yaşadığımız her şeyin olumlu olumsuz bütün yönlerini aynı mantıkla düşünebiliriz.
Aslında bütün bunların hepsi şu göreceli dünyada bizim verdiğimiz anlamlarla değer bulmuyor mu?
Yaşadıklarımıza anlamlar yükleyen bizleriz. Çünkü zıddıyla değerini anlayabiliriz ancak. İyi kötü, güzel çirkin, fayda zarar, doğru yanlış, başarı başarısızlık, kazanmak kaybetmek vb. Hayatta neyi öğrenmeye geliyorsak onu var ediyoruz. Artı eksi gibi değerler vererek anlamaya öğrenmeye çalışıyoruz. Ne kaybediyoruz ne de kazanıyoruz aslında. Yaşadığımız her deneyim bize özümüze ulaşmak için, sevgiye, ışığa, gerçek saf sevgiye ulaşmak için bir yol haritası çiziyor farkında olmasakta.
Sınavda başarısız olabiliriz. Belki de başarısız olarak ben neyi iyi yaparsam daha başarılı olurumu anlayabilmek içindir . "Hangi konuları öğrenmem lazım " diyebilmek içindir. Belkide başarısızlık dediğimiz şey, bizi bir basamak daha yukarıya çıkaran bir durumdur.O halde bu başarısız olduğumuzu düşündüğümüz sınavda sizce kaybetmiş olur muyuz? Ya da kendimizi başarısız görmeye devam etmeli miyiz?
Sesinizi yükselterek korkutup kaçırdığınızı ve zafer edasıyla "Bak gördün mü karşımda bir kelime bile konuşamadı." diye mi düşünüyorsunuz. Belki de sizi konuşmaya bile değmeyecek kadar değersiz görüyor ve sırf bu yüzden sessiz kalıyor, anlamaya bile çalışmıyor olamaz mı? O halde bu durum size neyi deneyimletiyor olabilir. Anlayışlı olmayı, sizden farklı düşünen insanlara saygı duymak gerektiğini anlatmak istiyor olamaz mı?
Piyangodan para çıktığında "kazandım" diye çığlık atarız da o paranın bizden gerçekte neleri kaybettirdiğini ya da kazandırdığını sonra anlarız. Etrafımızda mantar biter gibi aniden çıkan akrabalar bize gerçek dostları, akrabaları ve arkadaşları farkettirmez mi? Emek vermenin önemini anlatmaz mı biraz da...
Diyelim ki maç yapıyorsunuz. O kadar hırslısınız ki maçı her ne olursa olsun kazanmalısınız. Üzerinizde çok büyük bir baskı var. Takım kaptanı size çok güveniyor. Maçı almanızı istiyor ve sonunda çok büyük paralar var. İşte böyle bir ruh haliyle var gücünüzle oynuyorsunuz. Sırf kazanmak uğruna maçta kural hatası yapılabilir ve bu normal algılanır, Hakemi , takım arkadaşını para karşılığında satabilir.. Şikeye göz yumar, kısacası etik olmayan her türlü durum olabilir. Diğer takım da aynı nedenlere dayanarak doğru olmayan durumları sorgulamaz, çünkü o da kazanmak istemektedir . Her ne pahasına olursa olsun maçı kazanmak vardır her iki takımın da hedefinde ve maç bir ego savaşına dönüşür. Maçın sonunda büyük bir meydan savaşı çıkma olasılığı ise çok yüksektir. Sonuçta takımlardan biri maçı kazanır kazanmaya ama gerçekte kazanmış mıdır? Kaybeden gerçekte kaybetmiş midir? Büyük resme bakarsak eğer orada egoların savaşı yok mudur? Ben... illaki ben kazanmalıyım... Gerçekte neyi öğreniriz sizce... Sırf maçı kazanmak için hırslarımıza egomuza yenik düşmemeyi öğreniyor olabilir miyiz? Hepimizin bulunduğu durumlar içinde deneyimlediği dersler farklıdır. Belkide takım içinde arkadaşını satmamayı, kendisini gerektiğinde arka plana atmayı ya da güven vermeyi, iyi oyun çıkarmayı mı yoksa her şeye rağmen kazanmayı mı deneyimlemeyi seçmiş olabilir?
Neyi deneyimlemeyi seçiyorsak hayatta onunla sınanırız. O yüzden bu deneyimlerin iyisi- kötüsü, doğrusu- yanlışı, güzeli -çirkini, başarılı başarısızı yada kazananı- kaybedeni olmaz. Sadece deneyimleriz. Deneyimlerimizin sonucunda öğrenir almamız gereken dersleri alırız. Alamıyorsak şayet benzer durumları yaşamaya devam ederiz. Ta ki öğreninceye kadar. Hiç kendinize sordunuz mu neden aynı şeyler hep benim başıma geliyor diye..
Benzer durumları yaşıyorsanız lütfen kendinize şu soruyu sorun. Bu olay ya da bu durum neden benim başıma geliyor? Bana ne öğretiyor? Benim öğrenmem gereken ne ?... Cevap içinizden gelecektir. Yeter ki doğru soruları sorun. Bu sorunun cevabını aldıktan sonra yeniden durumu değerlendirin . Öğrenmeniz gerekeni anladığınızda ve bunu öğrendiğinizde artık o ve ona benzer durumlarla karşılaşmayacaksınızdır.
Yaşadığımız durumların bize öğrettiğine odaklanırsak şayet aslında ne kaybederiz ne de kazanırız. Bana göre hep kazanırız derim. Çünkü "ben" olarak sürekli kendimi deneyimlediğimde, kim olduğumu, ne olduğumu bu dünyaya ne için geldiğimi öğrenirim. Her defasında özüme bir adım daha yaklaşırım.Gerçek mutluluğu, hazzı, huzuru,sevgiyi, hepliği, birliği, bir olmayı evrenin bir parçası olmayı öğrenirim. Bedenimle, ruhumla ve zihnimle tam ve dengede olmayı başarırım. Bu dünyadaki herkesin eşit olduğunu, değerli olduğunu, bilirim.
Yapmam gerekenin her zaman sevgi ve sevginin ürettiği duyguları seçmek olduğunu anlarım. O zaman korku ve korkunun getirdiği hiç bir olumsuz duygunun benliğimde var olmasına izin vermem.
Bir Avustralya atasözü şöyle diyor."Hepimiz bu zamanda, bu yerde ziyaretçileriz. Hepimiz gelip geçiyoruz. Amacımız gözlemleyip öğrenmek, büyümek ve sevmek. Sonra evimize döneceğiz." İşte işin özu bu. Hepimiz sonra evimize döneceğiz. Bu hayata kendimizi deneyimlemeye, öğrenmeye geldik derslerimizi tamamladığımızda hepimizin bütünün bir parçası olduğumuzu anlayacağız. Sonsuz evrende yerimizi alacağız.
Sevgiyle kalın.
02.02.2014