7 Mart 2014 Cuma

YENİLENEN BEN

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEYLER VAR

Gözlerimi uzaklara dikip bazen gökyüzünün maviliğinde kaybolurken bazen de bahara uyanan muhteşem doğaya tanıklık ederken buluyorum kendimi. Yine düşünmeden edemiyorum. Ne günler gelmiş geçmiş.Çocukluk yılları ayrı bir hezeyan, gençlik yılları bir ayrı devrim, şimdi ise bambaşka bir geçiş dönemi yaşıyorum. Aslında her dönüm noktasında yılanın kabuk değiştirişi gibi kanırta kanırta ben de kabuk değiştiriyorum. Meşhur sözümdü "Her şeyden herkesten nefret ediyorum." dediğim günleri hatırlıyorum da şimdi gülüyorum bu sözüme.Canım acıya acıya içimden bir ben daha çıkarmışım. Her umutsuzluk başka bir umudu doğurmuş. Arkama dönüp baktığımda yaşadıklarıma saçımdaki aklar, yüzümdeki çizgiler şahid olmuş.İki kaşımın arasındaki çizgiler de hayata bir zamanlar öfkemin simgesi olmuşlar.

Geçenlerde Elif Şafak'ın geçmiş bir yazısını okudum.
"Bana, ‘depresyondayım’ diyenlere ‘depresyon bir nimettir, öp de başına koy’ derim. Bunun bir basamak olduğunu düşünürüm." diyordu. Sevdim bu sözü ,depresyon insanın kendini yenilemesi için muhteşem bir fırsatmış. İtiraf ediyorum bu sözü okuduğumda kendimin farkına vardım. Ben iyiyim diyordum ama hayır değildim. Her an ağlamaya hazır ve her yalnız kaldığında ağlıyorsa insan ve ağlamak için sebep yaratıyorsa durmadan bunun adı depresyon değilde neydi? Depresyonumu seviyorum bana öğrettikleri ve öğretecekleri için. Hayata hem kırgınım, hem kızgınım ( demeye dilim varmıyor aslında, biraz yoruldum mola istiyorum ) ama yine de onu çok çook seviyorum. Bana çok değer katıyor çünkü. Öyle bir oynuyor ki çok acımasız. Çok canımı yakıyor. Olsun yılmadım yılmayacağım da...Kendim için en çokta sevdiklerim için yapmak istediklerimin peşinden koşmaya devam edeceğim. Hayat hepimize öğretiyor ,sanmayın sizi es geçiyor. Sadece öğrendiklerimiz farklı, deneyimlerimiz farklı ama inanın aynı yolun yolcusuyuz.

En sevdiklerinin en ihtiyaç duyduğun anda gidebileceklerini öğretti hayat bana. Demek önce kendimize güvenmek gerekti. Ayaklarımız yere sağlam basmalıydı.

İnsanlara zorla kendimizi sevdiremeyeceğimizi öğretti hayat. O halde yapacağın en doğru şey sevilebilecek biri olmaya çalışmaktı. Gerisi onlara kalmıştı.

İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, onların seni o kadar da düşünmediklerini öğretti hayat bana. Kimseyi gereğinden fazla önemsememek, hakettiği kadar değer vermekti doğru olan.

Önemli olanın hayatımızdaki eşyaların değil, hayatımıza giren kişilerin olduğunu öğretti hayat. O halde doğru yolda olmak için doğru insanlarla olmak gerekti.

Güven elde edebilmek için yılların gerektiği ama yok etmek için saniyelerin bile yeterli olduğunu öğretti.Neydi burdan çıkarılacak hisse.Güvenini kazandığın insanların kıymetini bilmek ve gerektiğinde hataları için bir şans vermekti.

Bir arkadaşın ne kadar iyi olursa olsun seni üzebileceğini ve senin yine de onu affetmen gerektiğini öğretti. Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini kendimizi de affetmek gerektiğini öğretti.

Kalbimiz ne kadar kırılırsa kırılsın dünya benim acılarımdan dolayı dönmeyi durdurmuyordu. Hayat devam ediyordu. Aynaya bakıp "yeni bir gün yeni bir umut" diyerek başlamaktı her yeni güne.

Sinirlendiğinde gerçekte buna değse bile asla acımasız olmamak gerektiğini öğretti. Aksi davrandığı her durumda kendi kendine zarar verdiğini gördü.Karşı gösterdiği her tepki etkiyi doğuruyordu.

Birisinin seni istediğin gibi sevmemesi, onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğretti. Herkes kendinde olan kadar sevebilirdi.

Gerçek dostluğun aşkın ve sevginin arada çok uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü, bir çınar gibi dal budak saldığını, gölgesinde nice sevgileri beslediğini öğretti. Aslolan sevgiyi öğrenmekti.İçinde barındırdıklarını özümsemekti. Balığın oltaya takılması gibi her yerde sevgiydi var olan. Biliyordu dünyayı güzellik kurtaracaktı bir insanı sevmekle başlayacaktı herşey...

Sevgiyle kalın. 6.03.2014