17 Eylül 2013 Salı

ÖLÜMÜN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Babamı düşündüm bir an, aklıma geldi.Sonra bir sela duyuldu. Yine birileri bu dünyadan, insanlar aleminden ayrılmıştı. Genç miydi, yaşlı mıydı, kadın yada erkek miydi ve ya küçücük bir bebek miydi yoksa..

Kim olduğunu duyamadım. Cırıltılı ,boğuk bir sesle falanca köyden falancanın bilmem nesi...

Ölüm... Ölümün ağırlığı çöktü birden üzerime. Sonra ölüm bir son, bir bitiş, bir felaket mi ya da yaşamın bir parçası mı diye düşündüm. Tıpkı bahçemdeki bir gülün her yıl yaşadığı bir döngü gibi. Yapraklarını çıkarması, tomurcuk vermesi, çiçek açması, solması, yapraklarının sararıp dökülmesi... Bütün bunların hepsi yeniden yeniden başlamak için miydi?

Kendimi de bunun içinde düşündüğümde her ölüm belki de bir varoluş, yeniden doğuş belkide.