26 Temmuz,
Tam 21 yıl önce bir cumartesi günüydü evlenmiştik. Düğünün
verdiği bir heyecan ve şu telaş bir bitse de birbirimize kalsak diye...
Zaman akıp giderken beraberinde bir çok hatıraları da
bırakarak gidiyor. Daha çok beraber olalım
diye kavga verirken meğer ne çok anı biriktirmişiz. Farkettikçe
şaşırıyorum.Hep söylenirdim. Hafta sonu geldiğinde beraber olamıyoruz, sen
çekip gidiyorsun, ben yalnız kalıyorum,ne var beraber bir yerlere gitsek,
piknik yapsak diye..Sürekli sana dayatırmışım meğer. Şunu yapalım, bunu
yapalım,falancalar ne güzel geziyor, bizi çağırıyorlar biz de onlarla gidelim
falan filan...Oysa hepsi boşmuş. " Birbirini özgür bırakabildiğin kadar
sahipmişsin meğer."
Sinirli olmasa, hoşgörülü olsa, sakin davransa şöyle
davransa böyle davransa sanki
evliliğimiz daha iyi olacakmış gibi.. Oysa onu öyle kabul edebildiğin kadar
güzel olacakmış her şey, " olduğu gibi değiştirmeden."
Ben hoşgörülü olmasam, sabırlı olmasam anlayışlı davranmasam
sanki evliliğimiz çabucak bitecekmiş gibi
kendime ne çok kıymet vermişim.Oysa senin beni o tamamlayan yanın
olmasaymış zaten hiç olmazmış.Senin o koşulsuz sevgin olmasa bir araya hiç
gelemezmişiz. Giderayak bana sevmeyi de öğrettin ya pes doğrusu. Seni çok
hafife almışım." Sevmek demek emek vermek demekmiş. Emek vermek ise
vazgeçemeyecek kadar özgür bırakmakmış. "Seni kaybettiğimde anladım. Affet
beni.
Ben şanslıyım derdin hep. Ben de şanslı olmayı senden
öğrendim.Belki doğarken değil ama sonradan şanslı olanlardanım ya da bunu fark
edenlerdenim sayende...
Bütün doğru bildiklerim iflas etmiş durumda.
Canım, hayata dair bana ne çok şeyi öğreterek ayrılıyorsun yaşamımdan. İyi ki vardın benim
için, bana rağmen.
Seni, sana ve başka bir boyutta ihtiyacı olanlara
bırakıyorum.
Kendimi yeniden yaratmak için.
Kalbimin en güzel yerindesin seni çoook seviyorum.